2 Mart 2010 Salı

Stratejik Yaklaşım

Strateji, piyasaların kalıplaşmış olduğu, sınırlarının belirli olduğu veya öyle kabul edildiği zamanlarda bile üzerinde net bir uzlaşmaya varılamayan bir kavram olmuştur. Doğal olarak piyasaların büyük bir değişim ve birleşim içinde olduğu, günümüzde de “Strateji Nedir?” sorusuna net bir cevap alabilmek imkansız gözükmektedir.

Net bir cevap alamamakla birlikte konu ile ilgili pek çok yaklaşım görülebilmektedir. Bu yaklaşımların içeriğine geçmeden önce, kuş bakışı olarak genel hatları ile Strateji’nin ilişki içinde bulunduğu kavramları ortaya koymakta fayda vardır. Bu noktada ön bilgi olarak sadece ilişkinin varlığından bahsedilebileceğini söyleyelim zira daha sonra anlatılacak olan diğer yaklaşımları birbirinden ayıran temel öğe söz konusu ilişkilere verdikleri değerler ve görevler olarak ortaya çıkacaktır.

Her ne kadar ilk kullanımı savaşlarda da olsa çalışmada incelenen strateji kavramı temel olarak firmalar ile ilgilidir. Bu ilişki ise davranış belirleme ve dolayısı ile karar verme süreçleri ile ilişkilidir. Konu firma davranışları olduğundan dolayı doğal olarak strateji firma yönetimiyle de ilişkili olacaktır, tüm bunlarla birlikte stratejinin ilişkide olduğu en soyut kavram olarak yaratıcılık söylenebilir.

Amacın kar etmek olduğu piyasalarda en önemli olgu doğal olarak rekabettir, bu anlamda stratejinin rekabet kavramıyla da çok ilgili olduğu açıktır. Rekabetin kaynağı piyasalar olduğundan Strateji piyasa ile de ilişkilendirilebilir.

Stratejik Planlama dönemlerinde, genel olarak Strateji kavramı “Plan" veya bir "Kalıp” olarak düşünülmekteydi. Bu görüş daha çok firma yönetimine dayalı olup, bir uzun dönem planlama ve/veya belirli bir kalıp için de tutarlılıkla hareket etmekti. Bu anlayışta piyasa durumları veri olarak alınır ve planlamalar yapılır, mukabilinde durumsal olarak planlarda düzeltmeler yapılır.

Strateji dünyasının en önemli ismi sayılabilecek Michael Porter, 80’lerde stratejiyi “Pozisyon” olarak gören bir anlayış ortaya atmıştı. Bu anlayış firma ve piyasalar ile ilgilidir. Pozisyon olarak anlatılmak istenen firmanın piyasalardaki durumudur. Bu strateji anlayışı müşterinin ürüne ulaştığı noktayı esas olarak inceler. Firma açısından gelişmeyi ise diğer piyasalarda arar.

Perspektif olarak strateji ise ürünün müşteriye ulaşdığı noktadan çok firmanın kendi içinde stratejik araştırmalar yapar. Buna karşın piyasanın yapısında farklılık yaratarak rekabet yapmayı benimsemiştir.

Günümüzde ise Devrim olarak strateji anlayışı geliştirilmiştir. Bu anlayış piyasalar ile ilgili tüm kuralları ve sınırları yeniden gözden geçirerek yeni arzlar ortaya koyan bir anlayıştır. Temelde müşterinin henüz farkında olmadığı ihtiyaçlarını karşılamayı hedefler, bunu yaparken ise var olan kuralları olabildiğine değiştirir.

Bahsettiğimiz yaklaşımların temel farklılıkları özetlenirse; Planlama olarak strateji anlayışında firma davranışı dışında hiç birşeyin değişmeyeceği düşüncesi mevcuttur, Pozisyon olarak stratejide ise ürün farklılaştırmaya dayalı bir rekabet anlayışı varken, Perspektif anlayışta piyasa kurallarında küçük evrimler yapılarak farklılaşma hedeflenmektedir. Bugün gelinen noktada ise piyasa sınırları dahil tüm sınırlar devrimsel bir anlayış ile yıkılmakta ve yeni kurallar oluşturan Devrim olarak strateji anlayışı gelişmektedir.

Strateji literatüründe tüm bu gelişmeler strateji ile ilgili iki temel kavram çerçevesinde gelişmektedir. Bu kavramlar “Stratejik Planlama" ve "Stratejik Düşünce” kavramlarıdır. Stratejik Planlama temel olarak geleceğin bugün gibi olacağı varsayımından yola çıkarak geleceği planlamayı hedefleyen bir yaklaşımdır. Stratejik Planlamanın ilk modelleri stratejinin seçimi ve uygulanması ile ilgili ayrıntılı bilgiler içerirken “strateji”nin kendisi ve oluşturulması ile ilgili bir çalışma göstermemiştir. Bunun eksikliğinin farkedilmesi sonucu geliştirilen Stratejik Planlama modelleri ise dar bir bakış açısı ile şirketlere rijit stratejiler sunmuşlardır. Bu modellerin temel eğilimi ise şirketin düşünmesine fırsat vermeden bir strateji oluşturmaktır.

Stratejik Planlamanın bu genel yaklaşımı belirli bir dönem için geçerli olsa da gelişmeler sonucu başarısız kalmıştır. Bununla birlikte Stratejik Planlamanın düşünmeyi engelleyici yapısı büyük tepki toplamış ve “Stratejik Düşünce” kavramı ortaya çıkmıştır. Stratejik düşüncenin temelinde stratejinin esasında bir düşünme ve yaratıcılık süreci olduğu yatmaktadır. Ancak stratejik planlama ve stratejik düşünme kavramlarının arasındaki bu zıt kutuplaşma aslında genel bakış eksikliğinin bir ürünüdür.

Genel olarak bakılırsa bu iki kavramın da çalışma alanı stratejidir ve her ne kadar strateji düşünürleri tarafından beğenilmese de stratejik planlama ve bu yaklaşımın hataları stratejik düşünce kavramını doğurmuş ve geliştirmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder